Evlilik: İletişebiliyor muyuz?

23-04-2022 14:53
Evlilik: İletişebiliyor muyuz?


EVLİLİK: İletişebiliyor muyuz?

Yaşamımızda iz bırakan, bizi derinden etkileyen olaylar vardır. Evlilik, bunların başında gelir birçoğumuz için. Çocuk sahibi olmak, aile kurmak ve yarına kalmak gibi sebeplerle evleniriz. Aradığımızı bulur, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşarsak ne mutlu bize; diğer türlü evlilik çekilmez bir yaşantı haline gelebilir… 

Peki mutlu ve doyumlu evliliğin sırrı nedir? Nasıl oluyor da insanlar bunu başarıyorlar? Mutlu olmak için tüm istek ve beklentilerin karşılanması mı gerekir?

Cevaplanması oldukça zor ve her ilişki tipine göre de farklı cevapları olabilen sorular bunlar. Fakat kabaca, mutlu ve doyumlu evliliğin sırrı: “Karşılıklı sevgi, saygı, anlayış ve iyi bir iletişim” diyebilirim. Çünkü iyi iletişim kuran çiftler, birbirlerini dinlerler. Ne denli farklı beklentiler, fikir ayrılıkları veya farklı kişiliklere sahip olsalar da, çatışmayı çözmek için gayret gösterirler. Birbirlerine doğrudan ve açık mesajlar verirler. Kendilerini karşısındakinin yerine koyarak onu iyi anlamaya çalışırlar. Çatışmanın çözülememiş olması da kabul edilebilir bir durum olabilir. Her konuda fikir birliği içinde olunamayacağını, çatışmaların normal ve insani olabileceğini kabul eder ve farklı düşünen partnerini suçlama, küçümseme, aşağılama, korkutma veya tehdit etme gibi tutumlar içerisine girmezler.

İnsanlar neden iletişim kurmak zorunda? Sözsüz bir film oynansa veya az konuşulsa? İletişim konusuna gereksiz bir vurgu mu yapılıyor?

İletişim önemli ve de gerekli bir konu! Çünkü iletişim olmadan insanlar birbirlerine ihtiyaçlarını, duygu ve düşüncelerini aktaramazlar. Hayallerini paylaşamazlar. Sorunlar dile gelmez ve çözümü için içerik üretilemez. Diğer yandan, psikolojik ihtiyaçlar yarım kalır veya karşılanmaz. Nedir bu psikolojik ihtiyaçlar? Bağ kurmak, tamamlanmak, varolmak… Yani insan sırf insan olduğu için bir diğerine ihtiyaç duyar. Doğuştan bir gerekliliktir bu. Adeta “Yaşamda ben de varım” demeye ihtiyaç duyarsınız. Tüm ilişkilerinizde olduğu gibi eşinizle olan ilişkinizde, hatta eş seçiminizde dahi yaşamda var olabilme, sevme ve sevilme ihtiyacınız var… Ek olarak, biriyle iletişim kurmak sizi besler. Özellikle de hayattaki en yakınlarınızdan olan eşinizden en önemli fayda ve desteği sağlarsınız. Karşılıklı fayda esası ile de ilişki devam eder… Şu an içinizden belki de, “Ben herhangi bir fayda için evlenmedim veya beraber değilim” diye geçiriyorsunuz. Fakat eşinizin sizi dinlemesi, anlaşıldığınızı hissetmek, dediklerinizle hemfikir olunması veya yalnızca tartışma çıkmıyor olması dahi sağladığınız faydalardan biri olabilir… 

Peki iletişim dendiğinde ne anlayacağız? Bir konuşmayı iletişim yapan nedir? Herkesin “Ben harika konuşurum, iyi bir dinleyiciyimdir…” gibi sözler sarfettiği bir dünyada kaç iyi iletişimden bahsedebiliriz?

Bir diyaloğu iletişim yapan en başta, anlaşıldığını hissetmektir. “Aa o beni anladı, gördü, bana gerçekten yardımcı olabilecek…” diyebilmektir. Bunu eşler arasına uyarlarsak, durumun karşılıklı olması; yani her iki eşin de kurulan iletişimin sonunda anlaşılmış ve rahatlamış hissetmeleridir. Bunun için “konuşmanın ve dinlemenin incelikleri” ni öğrenmeye, iletişim kurarken ki “içerik hataları” nı fark etmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Peki bu nasıl olacak? Öncelikle, konuşmanızın kısa ve net olmasına özen göstermelisiniz. Vereceğiniz mesajlar herkes tarafından anlaşılır “açık mesajlar” şeklinde olmalıdır. “Ben dili” yle konuşmalısınız. Çünkü “sen” diye başlanan cümleler eşinizde genellikle suçlanma ve öfkeye, sonucunda ise istenen davranışa direnç gelişmesine yol açar. Örneğin, “Beni hep başkalarının yanında aşağılıyorsun, bıktım bu hareketlerinden, kaba ve bencil adamın tekisin…” şeklinde devam eden bir konuşma genellikle olumsuz şekilde sonuçlanır. Oysa ki, “Başkalarının yanında bu şekilde davranman beni oldukça kırıyor, kendimi çok kötü hissediyorum, bir daha ki sefere biraz daha dikkat edersen sevinirim” şeklindeki ben dilini kullanan ifadeler daha az tehdit edici duygulara ve olumlu sonuçlara sebep olacaktır. İlaveten, iyi bir konuşmacı ne zaman ve nerede konuya gireceğini iyi bilir. Bir maç esnasında veya çok sevilen bir dizinin en hararetli noktasında konuya girmez örneğin. Uygun yer ve zamanda kendini doğrudan ifade eder ve söylediklerinin sorumluluğunu üzerine alır. Örneğin eşlerden biri diğerine, “Bak görüyor musun benim söylediğim gibi oldu, yine haklı çıktım, bu konuda baban da benim gibi düşünüyor.” dediğinde kendini doğrudan ifade etmemiş, başkasını kullanmış ve sorumluluğu üzerine almamış olur. İlişkide amacımız, haklı çıkmak veya bir şeyleri ispat etmek değil; karşı tarafı anlamak, soruna değil çözüme odaklanmak ve olanı olduğu gibi kabul ederek harekete geçmek olmalıdır. 

İyi bir dinleyici olmak da en az konuşmak kadar, hatta ondan daha önemli ve de zordur. Eşinizi hiçbir yorum yapmadan, yargılamadan kaç dakika dinleyebilirsiniz diye sorsam ne dersiniz? Peki dinlediniz diyelim gerçekten ne demek istiyor ve nasıl hissediyor biliyor musunuz? Birbirlerini iyi dinleyen eşler birbirlerinin sözünü kolay kolay kesmezler, konuşmanın genelinde sabırlıdırlar, çünkü sıranın kendilerine de geleceğini bilirler. Beden dili ve ses tonlarına dikkat ederler. Yani konuşurken ve dinlerken içerikle uyumlu bir beden dili ve ses tonu sergilerler. Karşı tarafın ne demek istediğini hemen anlamayıp uygun sorular ile durumu daha iyi anlamaya çabalar ve yargılamaktan kaçınırlar.

Eşler arası iletişimde bir diğer önemli nokta; içerikteki hatalardır. Yıkıcı ve işi yokuşa süren eleştiriler, ayrılıkla tehdit etmeler, “Sorun ben de değil sende” şeklindeki bakış açısı, akıl okumalar (Karşı tarafın amacı ve niyeti hakkında tahminde bulunma), “Hiçbir işi de doğru yapmıyorsun, sen güvenilmez bir insansın” gibi genellemeler, geçmişi sürekli olarak getirmek, anlamak yerine çözüm bulmaya yönelik girişimler, eşlerden birinin öğretmen veya terapist rolüne bürünmesi, bunlardan bazılarıdır. İçerikle ilgili iletişim hataları kişinin yapısı, karakteri, ailesinden gördükleri, ilişki kurma biçimi ve geçmiş deneyimleri ile yakından ilişkilidir. Hayatı ve olayları yorumlama şeklidir bir nevi. Bilinç dışı, katı ve kırılması zor yapılardır genellikle. Kliniğe yansımaları ise; duygusal zorluklar, takıntılı düşünceler, sağlığı ve uyumu bozan davranışlar şeklindedir… Çift, kısır bir döngüye girmiştir, bir ileri iki geri şekilde yoluna devam etmeye çalışır. Mutsuz, huzursuz ve bazen de umutsuz bir şekilde…

Sonuç Olarak;

Evlilik hem çok zor hem de çok güzel. Aynı hayat gibi. Bazen tepetaklak oluyor, nefes dahi alamadığınızı hissediyorsunuz bazen de ışıl ışıl yanıyor, derin ve güzel nefesler alıyor, “Oh be…” diyerek yola devam ediyorsunuz. Bu yolu daha huzurlu yürüyebilmek için, iniş çıkışlar olabileceğini kabul etmeli, sebepleri ve sonuçları iyi anlamalı ve ikisi arasındaki bağlantıları kurabilmelisiniz. Kendinizi tanımanız, dilinizi değiştirmeniz, yaptığınız hataları fark etmeniz, konuşmaktan çok dinlemeyi öğrenmeniz, kendinizi karşınızdakinin yerine koyarak olaylara onun gözünden bakmayı denemeniz ve iletişim becelerinizi geliştirmeniz evliliğin zorlukları ile daha rahat bir şekilde mücadele etmenizi sağlayacaktır diye düşünüyorum. Yeterince zor olan evliliği, neden kolaylaştırıp güzelleştirmeyelim ki? Ne dersiniz?

Psikiyatrist & Psikoterapist Uzm. Dr. Sevim Hacıarifoğlu Tolunay

IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.