Geçmişe Takılıp Kalmak
Sık sık hayatının belli bölümlerini geriye sarmayı ve tekrar yaşamayı istiyorsan…
Sürekli olarak geçmişinden dolayı pişmanlık duyuyor ve “ Şöyle olsaydı daha güzel bir hayatım olurdu “ şeklindeki cümleleri kendine hatırlatıyorsan…
Mutlu olmayı hak etmediğin veya şu an ki yaşadıklarının bir ceza olduğu düşüncesiyle hayatı kendine zehir ediyorsan…
Utanç, suçluluk, çaresizlik duyguları içinde kıvranıyor, kendi kendine senaryolar yazıyor ve bunlarla çok vakit kaybediyorsan…
Geçmişe takılıp kalmışsın ve bir türlü bu durumdan çıkamıyorsun derim!
Neden Geçmişe Takılırız?
Çünkü bu, basit ve bilindik olan yoldur. Halihazırda ki suçluluk, korku, utanç ve öfke gibi olumsuz duygular, bizi geçmişe çekmek ve esir etmek için adeta fırsat kollar. Böylelikle alışık olduğumuz kısır döngülerin içine hızlıca giriveririz…
Bizi bu kısır döngülere sürükleyen, en başta yaşanan olaylar hakkında ki kişisel görüşlerimizdir. Kişisel görüşlerimiz, yorumlama ve düşünce şeklimiz ile düşünce şeklimiz ise kişiliğimiz ile yakından ilişkilidir. Kuralcı, olumsuza odaklı, pireyi deve yapan, yaşadıklarını genelleyen ve sorunları çözerken duygularının etkisi altında kalan kişiler, geçmişe takılı kalmaya daha eğilimlidirler. Ek olarak, “ Yeteri kadar üzülürsem cezamı çekerim ve üzerime düşeni yapmış olurum ” şeklindeki düşünce yapısı geçmişe takılıp kalmanın bir diğer sebebi olabilir. Böyle kişiler, mutlu olmayı hak etmediklerini düşünürler ve karşılığında adeta bir bedel ödemek istercesine kendilerine eziyet ederler…
Diğer taraftan, benzer duygular benzer olayları çağrıştırma eğilimdedir. Örneğin, şu an yaşadığımız bir olay karşısında hissettiğimiz duygular, biz farkında olmadan geçmişte yaşadığımız bir olayı anımsamamıza ve adeta bugünkü yaşanan olaya geçmişte yaşanan olaya tepki verir gibi tepki vermemize sebep olur. Sonuç olarak, yeni olaylar geçmişin etkisiyle yanlış yorumlanarak aynı kısır döngüler tekrardan ortaya çıkar.
Ek olarak, geçmişte yaşamak veya geçmiş sorunları tekrar tekrar gündeme getirmek bazı kişiler için bir baş etme veya kaçış yöntemi gibidir. Kişi ya çok çaresizdir ya da cesareti yoktur. Ya da sorunları çözmek için en iyi yolun ötelemek, yok saymak, halı altına süpürmek olduğuna dair güçlü inançları, kalıpları veya kuralları vardır. Örneğin, yolunda gitmeyen bir ilişkin veya evliliğin var. Kendinizi mutsuz, değersiz ve kullanılmış hissediyorsun. Bu noktada, eski ilişkilerinden birini düşünmen, “ Onunla olsaydım hayatım daha güzel olabilirdi “ şeklinde mutlu sonla biten senaryolar üretmen kısa süreli bir iyilik hali, bir kaçış veya sıkıntılarınla baş etmen için bir yol sağlayacaktır.
Bir Faydası Var mıdır?
Geçmişe takılıp kalmanın sorunları ötelemek dışında bir faydası yoktur. Tabi sorunları ötelemek için fayda denilebilirse. Aslına bakıldığında, bu durum sana sadece zarar verir. Sadece sana değil, çevrene de.
Zihninden atamadığın ve seni geçmiş ile takıntılı hale getiren olumsuz düşünceler, dikkatini ve ana odaklanmanı bozar. Bu zihin bulanıklığı ile önüne çıkan fırsatları göremeyebilirsin. Yeni kararlar alman zorlaşabilir. Tükenmiş ve mutsuz bir halde bir ileri iki geri şeklinde yoluna devam edersin. Edersin etmesine ama hem kendini hem de çevrendekileri mutsuz edersin. Özellikle yaşamındaki özel kişiler ile sorunlar yaşarsın… İlaveten, fiziksel sağlığın bozulabilir. Baş ağrısı, hazımsızlık, şişkinlik, bulantı, bağırsak hareketlerinde ki değişiklik sonucu ishal veya kabızlık gibi problemler, vücutta yaygın ağrılar gibi belirtiler yaşayabilirsin. Durum daha da ciddileşebilir. En nihayetinde, kendini ciddi bir depresyon veya kaygı bozukluğu gibi psikiyatrik bir hastalığın içinde bulabilirsin…
Dikkat etmen gereken; geçmişin geçmişte kaldığı veya kalması gerektiği, değiştirilemeyeceği, yanlış yorumlanmaya müsait olduğu ve uzun vadede sana daha kötü hissettireceği gerçeğidir.
Kurtulmak İçin Ne Yapmalı?
Yaşadıklarından öğrenmeye ve geçmişi olduğu gibi kabul etmeye odaklan. Hatalarından ders çıkar ve tekrar tekrar geriye dönme.
Yaşadığın duyguya değil, sana o duyguyu yaşatan olayın ayrıntılarına odaklan. Bu şekilde duygunun seni esir almasından kurtulabilir ve olayları daha gerçekçi bir şekilde yorumlama fırsatı bulabilirsin.
Yaşadığın olaylara farklı açılardan da bakabilmek için çaba sarf et. Bu konuda bir yakının veya bir profesyonelden destek alabilirsin. Aynı hikayenin yüzlerce farklı sonucu olabileceğini veya aynı sonucun farklı hikayelerle şekillenebileceğini unutma!
Gelecek için hedefler belirle. Çünkü kısa veya uzun vadeli hedefler belirlemen, önüne bakmana ve bir sonraki adımda neyi yapman gerektiğine odaklanmanı sağlar. Hem bu şekilde tatlı bir heyecan hisseder, ana odaklanır ve günlerini böylelikle daha rahat bir şekilde geçirebilirsin.
Kendine eski veya yeni aktiviteler veya uğraşılar bul. “ Benim hiç bir uğraşım veya hobim yok “ diye düşünme. Biraz zorladığında illa ki bir şey bulabilirsin diye düşünüyorum. Böylelikle olumsuz düşüncelerinden kısmen de olsa uzaklaşma ve yaşamındaki güzellikleri görebilme fırsatı bulabilirsin.
Bir yakınına nasıl yardım ediyorsan kendine de benzer şekilde yardım et. Kendi kendinle konuş, şöyle bir sarmala kendini, şefkat ve nezaket göster. Merak etme bunun adı, delilik olmaz. Olumlu içsel konuşmalarını geliştir…
Son olarak; kendini geçmişe takılı bir halde bulduğunda, “ Bu durumun bana bir faydası var mı? ” diye kendine sor. Ödediğin bedelleri, düştüğün mutsuz, depresif ve hiç kimseye faydası olmayan bezgin halini bir kez daha düşün. Derin bir nefes al. Bir toz bulutunun içinden çıkmaya gayret edercesine ilerle. Vazgeçme, tekrar tekrar derin nefesler al. Kendine ve yapabileceğine inan. Çünkü sen mutlu ve de umutlu olmayı hak ediyorsun…
Psikiyatrist & Psikoterapist Uzm. Dr. Sevim Hacıarifoğlu Tolunay