İlişkiyi Bitirmek Neden Zordur?
İlişkiyi bitirmek zordur çoğu zaman. Birine belli bir süre emek verirsin; sonra da kolay kolay çekip gidemezsin. Cesaret ister, tek başına hayatla mücadele etme gücü gerektirir. Bazen şartlar öyle zordur ki! Ama bir bakarsın, şartları çok daha zor olan biri, çok daha kısa bir sürede ilişkisini bitirmiştir.
Nedir şartların zorluğu? Maddiyat, çocuklar, çevre veya bambaşka bir sebep olabilir. Peki aynı şartlara sahip iki kişiden biri ilişkisini sonlandıramazken, diğeri nasıl oluyor da sonlandırabiliyor? Kişiyi daha kararlı kılan ve aldığı kararı sürdürmesini sağlayan ne oluyor? İlişkide geçirdiği süre, kişilik yapısı, inançları, kalıpları, kültürel yapısı veya cinsiyeti mi bunun sebebi. Belki biri, belki hepsi, belki de hiç biri. Ne dersin?
İlişkide geçirilen süre ne kadar uzunsa, ilişkiyi bitirmek bir o kadar zordur. Geçirilen süre ile ilişkiye devam kararı arasında doğru bir orantı kurulur genellikle. Gerçek ise tam olarak böyle değildir. Çünkü ilişkide kalmaya devam ederek süreyi sürekli olarak ileriye doğru ötelersin. Öteledikçe süre uzar, süre uzadıkça ilişkiye devam edilir… Günün sonunda; aksi yönde bir karar alamamaya kendi kendini mahkum etmiş olursun. Şimdi senden, ilişkini bitirmeyi düşündüğün ilk zaman ile bunu düşündüğün son zamanı aklına getirmeni istiyorum. İki zaman aralığında nasıl bir fark görüyorsun? Gerçekten bir şeyler değiştiği için mi devam diyorsun ilişkiye, yoksa vazgeçemediklerin ve ödeyeceğini düşündüğün bedeller yüzünden mi?
Hayattaki duruşumuz, nasıl karar aldığımız, sorunlar karşısında takındığımız tutumlar da ilişkiyi bitirmenin önündeki diğer büyük engellerdir. Örneğin, hayatında yolunda gitmeyen bir durum var. Ne yapar ve nasıl bir tutum sergilersin? Üzerini mi kapatırsın yoksa dikkatini başka şeylere mi verirsin? Eğer bunlardan birini yapıyorsan kaçak oynuyorsun derim sana. Aslında sorun çözülmemiş, yalnızca ertelenmiştir. İlişkiye yaptığın yatırımları ise giderek artırırsın. Çocuklar, vaatler, birbirine karışan hayatlar… Sonra bir türlü vazgeçemezsin. ‘’Ben şimdi 10 yılımı, 20 yılımı yatırdım’’, ‘’Tam ben ayrılırım, benim 20 yıldır uğraştığım şeyin üzerine küt diye biri gelir oturur’’ diye diye bir 10 yıl, 20 yıl daha yatırırsın ilişkiye. Sonra tam bir karar verir gibi olursun; akabinde kendini suçlamaya başlarsın: “Elimden geleni yaptım mı acaba’’ diye… Bir de bakmışsın, bir gün her şey küt diye elinden gitmiş, bunca yıl ve emeğe rağmen yapayalnız kalmışsın. Hani o ödemekten korktuğun bedeller var ya, bugün çok daha büyük bir haldeler…
Yatırımın her geçen gün artacağını ve ilişkiyi sonlandırmanın giderek zorlaşacağını hep göz ardı edersin. “Elalem ne der” kaygısıyla hareket edersin çoğu kez. Hakikaten genellikle insanlar tarafından onaylanmak ve başkalarına kendimizi beğendirmek telaşı içindeyizdir. Halbuki ne sorunu yaşarken ne de sonrasında, o kişiler çevremizde olmazlar. Peki neyin telaşıdır bu? Yani diğerlerinin onayı olmasa ne olur? Başarısızlık veya ilişkiyi iyi yönetemeyen bir kişi olmak mıdır bunun anlamı, yoksa hayatta her şeyin düzgün olmasına özen gösteren veya hata yapmaya tahammülü olmayan mükemmeliyetçi kişilik yapısının bir sonucu mudur? Yoksa boşanmış bir kadın veya boşanmış bir erkek olmak gibi kendine yapıştırdığın etiketlere fazlaca mı takılıyorsun?…
“Ya başkasını bulamazsam”, “ Ben birini bulamayacağım” gibi düşünceler de ilişkiyi bitirmenin önündeki engellerden olabilir. Kaygılı bir kişiliğin veya durumun vehameti sonucu olarak ortaya çıkan duygusal iniş çıkışları fazlaca yaşıyor ve kendin gibi davranamıyor olabilirsin. Sorun çıkmasın diye normalde yapmayacağın şeyleri yapıyor, daha temkinli tavırlar sergiliyor veya hemen her şey olsun bitsin gibi aceleci bir tutum içine giriyor olabilirsin. Bu noktada kişilik yapını, düşünce ve duygularını, hassasiyetlerini, uygunsuz baş etme yöntemlerini ve bilinç altındaki seni bozguna uğratan temel inanışlarını anlamanın faydalı olacağını düşünüyorum. Diğer türlü, ilişkide kendini sevmeyen veya sevilip sayılmayan ve de beğenilmeyen bir kişi haline dönüşebilirsin…
Sen bunlarla uğraşıp dururken yaşam akıp gider. Öncelikler değişir, eskiden önem verip kafaya taktıkların önemini yitirebilir… Ve sen, zamanında yapamadıklarından dolayı pişman bir halde kalakalırsın. Daha da üzücü olanı; zamanında bir karar alabilmek uğruna onay almanın derdinde olduğun kişilerin, şu an çevrende olmayışları veya yaşadığın duruma kayıtsız davranmalarıdır…
İlişkiyi bitirme cesaretini gösterenler hep mutlu mudur peki? Bu konuda net bir yorum yapmak mümkün olmasa da, her iki durumunda artı ve eksilerinin olabileceği ve mutluluğun asıl olarak kişinin kendisi ile ilişkili olduğunu söyleyebilirim. Çünkü kendi kendine kalmayı ve mutlu olmayı becerebilen kişiler, yaşanan zor durumlarla daha kolay bir şekilde baş edebilirler. Zorluklar karşısında hemen pes etmez ve bazen akışa bırakmak ve sadece yaşayıp görmek gerektiğini bilirler. Olumsuz gibi görünen durumlardan kaçmazlar ve bir karar vermeleri gerekiyorsa ne pahasına olursa olsun, kararlarını verirler. Her güzel şeyin bir başı ve bir sonu olabileceğini kabul eder ve hayat seçimlerinde kendilerine güvenirler.
Neden sen de bu kişilerden biri olmayasın? Belki de bugün ödemekten korktuğun bedeller ileride daha ağır bedeller ödemeni engelleyebilir ve zannettiğinden daha mutlu olabilirsin. Ama sen yine de bu kararı vermeden önce, ilişkini tüm yönleriyle masaya yatırdığından ve tüm çözüm yollarını denediğinden emin ol.
Sağlıklı, bol sevgili, kendine güvenli ve mutlu bir ömür diliyorum…
https://www.shtpsikiyatri.com/blog/icerik/gecmise-takilip-kalmak-1